Yaptığım kamuoyu duyurusu sonrasında yine de yazı girmek istedim ama, beceremedim. Mevsimlerden yaz dedim, oradan oraya gidiyorum vakit yok dedim, kafam karışık dedim, yazlıkçıyım dedim, kaçtım. Bir yandansa, yazmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki, hiç tarzım olmamasına rağmen zorladım kendimi, yine yapamadım. Hala ve ısrarla hayatımın en ketum günlerini yaşasam da, içimde bir anlatma isteği var. O yüzden de geldim, ve biraz boş konuşup arayı kapatayım dedim.
Efendim, malumunuz, merkez şubem Altınoluk olmak üzere, mobil halde yolculuk etmekteyim. Kendimi Altınoluk'ta kalacağım zannederken Balıkesir'de, Assos'a gitmeyeceğim diye biliyorken tam da o noktada bulduğum oluyor, o derece şuursuzum. Neyse, (cümleyi de böyle neyse diye bağlamak geçiştirmek gibi geliyor ama, bazen de çok kullanışlı oluyor bu neyse) kendimi yine bir anda Assos'ta bulduğum günlerden birinde -ki bu geçtiğimiz cuma gününe tekabül ediyor- öyle bir düşüş sergiledim ki, siz deyin sakarlık, ben diyeyim yeşil sahalara dönüş, hala sızısını sağ ayak bileğimde hissetmekteyim.