Bir gün burayı gezi blogu haline getirebilirim demiştim ama, gide gele Yunanistan blogu olacak sanırım. Şikayetçi miyim? ASLA! Zira komşuda o kadar güzel vakit geçiriyorum ki, gittikçe gidesim, hatta yerleşesim geliyor. Bizden hiç de farklı olmayan iklimi, sıcak insanları ve güzel yemekleriyle, Yunanistan benim için tam bir cennet. Kendimi yurtdışında hissetmiyorum, Ege Denizi'ne yakın olmak huzur veriyor. Daha ne olsun! Yunanistan'ın neresine gidersem gideyim, ister adalar olsun, ister anakara olsun, alışkanlık haline getirdiğim şeyler oluşmaya başladı, tıpkı Cunda ritüellerim gibi. İşte size Yunanistan'da yapılacakların bir mini-listesi, giderseniz benden de bir selam söyleyiverin, olur mu?
Greek Cats
Bu beni çıldırtan seri! Kupası, havlusu, kalemi, defteri, magneti, saati, kitap ayracı ve daha bir sürü çeşidiyle Yunan kedilerine asla karşı koyamıyorum. Kedi severlerin benimle aynı durumda olacağını tahmin ediyorum. En güzel kısmı da, her yere yayılmış olmaları, Kos adasında da bulabiliyorsunuz, Selanik'te de. Hatta Hellenic Duty Free Shop'ların hepsinde de var, denk gelmemek imkansız yani. Bu dünya şirini ürünler yakında bütün evimi saracaklar diye tahmin ediyorum.
Mythos
Her ne kadar eskisi gibi bira tüketmesem de, yaz günleri ve akşamlarında buzzz gibi bir biranın yerini hiçbir şey tutmuyor. Mythos benim favori Yunan biram oldu, hafif içimli, ama çok leziz kendileri. Miller'dan sert, Efes'ten hafif diyebilirim Mythos için. Ben hafif bira sevmem, yine de Yunan birası içeceğim derseniz, Alfa da içebilirsiniz.
Akşam yemeği & Eğlence
Yer Yunanistan olunca, bir süre sonra yeme-içme gezisi haline dönüşebilir geziniz, normaldir :) Türkiye'nin batı sahillerinde tatil yapıyormuş hissine çok rahat kapılırsınız. İster Türkiye olsun, ister Yunanistan, bana göre tatilin ve gezilerin en keyifli kısmı akşam yemeği, ve dolayısıyla rakı sofrası. Denizi geçince ouzo dersiniz, o ayrı :) Tek tek isim vermeden, güzel bir akşam yemeği yiyin diyorum, bunun nedeni ise gittiğiniz yerin kendine has mezelerinin farklılık gösterme ihtimali. Yani adalar deyip geçmeyin, kimisinde bol balık olurken, kimisinin mezesi, kimisinin ahtapotu kalamarı meşhur oluyor. Adalar birbirini tutmuyor anlayacağınız :) O yüzden, güzel bir sofra kurun, baş köşesine de uzo Barba Yanni (ΒΑΡΒΑΓΑΝΝΗ) isteyin. Bulunduğunuz yerde canlı müzik varsa, ortak şarkıların tadını çıkarın.
Greek Salad
Aslında Greek Salad, yani Yunan Salatası, akşam yemeğinin bir alt başlığı olarak incelenebilir. Ancak ben kendisinden pek hoşlandığım için, birlikteliğimizi akşam yemekleriyle sınırlamıyorum. Çoğu insan için Greek Salad, domatesin salatalığın koca koca kesilip, üzerine bir dilim peynir konduğu bir salatayken, ben nedense o şekilde hafife alamıyorum ve çok seviyorum. Bunda feta peynirinin etkisi büyük. Normalde yendiğinde pek tuzlu gelen feta peyniri, salataya o kadar yakışıyor, ve tuz ihtiyacını öyle güzel karşılıyor ki, bir de kekik ve zeytinyağıyla birleştiğinde, tadına doyum olmuyor. Lütfen Greek Salad'a haksızlık etmeyelim, onu sevelim.
Pita
Adının pideden evrildiğini düşündüğüm Pita, Yunanistan'ın en yaygın ve en ucuz fast food ürünü. İsmini ekmeği Pita'dan alan bu fast food, genel olarak Gyros yani bizdeki adıyla döner ile tüketilmekte. Tavuk döner ve et döner ile yiyebilirsiniz, ancak etin domuz eti olduğunu belirtmekte fayda var. Bunların dışında şiş kebap türü etlerle yapılan Pita'lara rastlamak da mümkün. Benim favorim her zaman tavuk dönerli olanı, patates ve tzatziki (cacık-cacıki) ile birlikte. Bu arada, caciki bizdeki gibi içilebilir kıvamda değil, ekmeğe sürseniz yenecek türden. Ama tadı çok benzer, ve pita ile yemesi çok keyifli. Pita'yı ilk kez Couchsurfing'den arkadaşım Eleni sayesinde tattım, ve çok sevdiğimi bir kez daha söylememe gerek yok, öyle değil mi?
Komşu ile Sohbet
Bu kadar yemeğin arasında biraz nefes almak gerek sanırım! Yunanistan'da yapmaktan en keyif aldığım şeylerden biri de, oranın insanıyla sohbet etmek. Klasik "Nereden geliyorsun?" sorusunun ardından verilen "Türkiye!" cevabıyla muhabbetin bir anda başını alıp gitmesi işten bile değil. Şu ana kadar Yunanistan'ın hiçbir bölgesinde Türk olduğum için milliyetçi bir tavıra şahit olmadım, aksine herkes çok sıcak karşıladı. Kimisi babasının, dedesinin göçtüğü yerleri söyledi, kimisi bildiği Türkçe sözcükleri söyledi. Bir de, sanıyorum Türkler ve Yunanlar olarak birbirimizin dilinden bildiğimiz kelimeleri sıralayıp gülmek gibi bir adetimiz var, ve inanın ortak kelimelerimiz de çok fazla. O kadar ki, bazen İngilizce'yi bırakıp Türkçe kelimeler kullandığım ve anlaşıldığım zamanlar oldu. Sonuç olarak, önyargıları ve sınırları bir kenara atıp komşu ile sohbete dalın derim, ne kadar eğlenceli olduğunu göreceksiniz.
Frappé
Özellikle yaz sıcaklarında, bir kahve fanatiği olmayan beni bile aşığı yapmıştır Frappé. Yunanistan'da herkesin elinde görebileceğiniz, bol köpüklü, bol buzlu Frappé, hem serinletici, hem de lezzetli. Daha çok gençler arasında revaçta, orta yaşlı ve yaşlı kesim, bizim Türk kahvesinin çok benzeri olan Greek coffee içiyorlar. Greek coffeenin kahvesi bize göre biraz daha ince çekilmiş, daha az telvesiz. Frappé için ise soğuk nescafe diyebiliriz, her ne kadar biraz yavan bir tabir olsa da. Frappé'yi gençler daha çok kokteyl gibi, uzun uzun, yavaş yavaş içiyorlar. İlk Frappé'mi içerken Eleni tarafından süreye tabi tutuldum, ve ilk denemede bir Frappé'yi iki saatte bitirerek alkışı aldım. Evet abartmıyorum, bir Frappé'yi iki saatte içiyorlar, ama yavaşladıkça daha keyifli geliyor gerçekten. Adalarda akşamüstleri denize karşı Frappé'lerini yudumlarken tavli (tavla) oynayan gençleri sıkça görebilirsiniz. Üstelik, o iki saat içinde "Bir şey alır mısınız?" diye taciz eden garsonlar da yok, rahat rahat içebilirsiniz yani.
Sakız Likörü
Bu likörün de tek sorumlusu, benim damla sakızı hastalığım. Sakız adasında bolca üretilen, ve Yunanistan'a yayılan sakız likörünü içmelere doyamıyorum. Bizdeki nane likörü gibi, balığın üstüne kahvenin yanında servis edilen sakız likörünü, Yunanistan'ın her bölgesinde bulabilmek mümkün, yalnız sakız rakısı Mastika ile karıştırmayın, "Liqueur" ibaresine dikkat :) Yunanistan'da bulunduğum süre zarfında pek tüketmesem de, valizimde mutlaka bir şişe sakız likörü için yer ayırıyorum. Sakız likörünün İzmir/Çeşme taraflarında bulunabildiğine dair rivayetler de var, uzaklıktan ötürü gerçeklik payı taşıdığını düşünüyorum, bulursanız kapın mutlaka bir şişe.
***
Sizi bilmem ama, bu yazı bende acıkma/özleme gibi hisler uyandırdı. Neresine gidersem gideyim, benim için Yunanistan demek güzel yemekler, içkiler, içecekler ve sıcak insanlar, hoş sohbet demek. Sizin de yolunuz hala düşmediyse, hiç olmazsa bir adacığa şans verin derim. Güzel bir yurt dışı seyahati için çok uzaklara gitmeye, saatlerce uçuş yapmaya gerek yok, bir feribotla karşıya geçin, yeter. Benden bugünlük bu kadar, başka bir gezi yazısında buluşmak üzere, γεια σας!
Greek Cats
Bu beni çıldırtan seri! Kupası, havlusu, kalemi, defteri, magneti, saati, kitap ayracı ve daha bir sürü çeşidiyle Yunan kedilerine asla karşı koyamıyorum. Kedi severlerin benimle aynı durumda olacağını tahmin ediyorum. En güzel kısmı da, her yere yayılmış olmaları, Kos adasında da bulabiliyorsunuz, Selanik'te de. Hatta Hellenic Duty Free Shop'ların hepsinde de var, denk gelmemek imkansız yani. Bu dünya şirini ürünler yakında bütün evimi saracaklar diye tahmin ediyorum.
source: http://www.greekfoodsflorida.com/wines.html
Mythos
Her ne kadar eskisi gibi bira tüketmesem de, yaz günleri ve akşamlarında buzzz gibi bir biranın yerini hiçbir şey tutmuyor. Mythos benim favori Yunan biram oldu, hafif içimli, ama çok leziz kendileri. Miller'dan sert, Efes'ten hafif diyebilirim Mythos için. Ben hafif bira sevmem, yine de Yunan birası içeceğim derseniz, Alfa da içebilirsiniz.
Akşam yemeği & Eğlence
Yer Yunanistan olunca, bir süre sonra yeme-içme gezisi haline dönüşebilir geziniz, normaldir :) Türkiye'nin batı sahillerinde tatil yapıyormuş hissine çok rahat kapılırsınız. İster Türkiye olsun, ister Yunanistan, bana göre tatilin ve gezilerin en keyifli kısmı akşam yemeği, ve dolayısıyla rakı sofrası. Denizi geçince ouzo dersiniz, o ayrı :) Tek tek isim vermeden, güzel bir akşam yemeği yiyin diyorum, bunun nedeni ise gittiğiniz yerin kendine has mezelerinin farklılık gösterme ihtimali. Yani adalar deyip geçmeyin, kimisinde bol balık olurken, kimisinin mezesi, kimisinin ahtapotu kalamarı meşhur oluyor. Adalar birbirini tutmuyor anlayacağınız :) O yüzden, güzel bir sofra kurun, baş köşesine de uzo Barba Yanni (ΒΑΡΒΑΓΑΝΝΗ) isteyin. Bulunduğunuz yerde canlı müzik varsa, ortak şarkıların tadını çıkarın.
source: http://wickedcozyauthors.com/tag/greek-salad/
Greek Salad
Aslında Greek Salad, yani Yunan Salatası, akşam yemeğinin bir alt başlığı olarak incelenebilir. Ancak ben kendisinden pek hoşlandığım için, birlikteliğimizi akşam yemekleriyle sınırlamıyorum. Çoğu insan için Greek Salad, domatesin salatalığın koca koca kesilip, üzerine bir dilim peynir konduğu bir salatayken, ben nedense o şekilde hafife alamıyorum ve çok seviyorum. Bunda feta peynirinin etkisi büyük. Normalde yendiğinde pek tuzlu gelen feta peyniri, salataya o kadar yakışıyor, ve tuz ihtiyacını öyle güzel karşılıyor ki, bir de kekik ve zeytinyağıyla birleştiğinde, tadına doyum olmuyor. Lütfen Greek Salad'a haksızlık etmeyelim, onu sevelim.
source: http://eatblogtweet.com/food/traditional-greek-pita-gyros/
Pita
Adının pideden evrildiğini düşündüğüm Pita, Yunanistan'ın en yaygın ve en ucuz fast food ürünü. İsmini ekmeği Pita'dan alan bu fast food, genel olarak Gyros yani bizdeki adıyla döner ile tüketilmekte. Tavuk döner ve et döner ile yiyebilirsiniz, ancak etin domuz eti olduğunu belirtmekte fayda var. Bunların dışında şiş kebap türü etlerle yapılan Pita'lara rastlamak da mümkün. Benim favorim her zaman tavuk dönerli olanı, patates ve tzatziki (cacık-cacıki) ile birlikte. Bu arada, caciki bizdeki gibi içilebilir kıvamda değil, ekmeğe sürseniz yenecek türden. Ama tadı çok benzer, ve pita ile yemesi çok keyifli. Pita'yı ilk kez Couchsurfing'den arkadaşım Eleni sayesinde tattım, ve çok sevdiğimi bir kez daha söylememe gerek yok, öyle değil mi?
source: http://captainvoda.deviantart.com/art/Greece-Turkey-Peace-172707316
Komşu ile Sohbet
Bu kadar yemeğin arasında biraz nefes almak gerek sanırım! Yunanistan'da yapmaktan en keyif aldığım şeylerden biri de, oranın insanıyla sohbet etmek. Klasik "Nereden geliyorsun?" sorusunun ardından verilen "Türkiye!" cevabıyla muhabbetin bir anda başını alıp gitmesi işten bile değil. Şu ana kadar Yunanistan'ın hiçbir bölgesinde Türk olduğum için milliyetçi bir tavıra şahit olmadım, aksine herkes çok sıcak karşıladı. Kimisi babasının, dedesinin göçtüğü yerleri söyledi, kimisi bildiği Türkçe sözcükleri söyledi. Bir de, sanıyorum Türkler ve Yunanlar olarak birbirimizin dilinden bildiğimiz kelimeleri sıralayıp gülmek gibi bir adetimiz var, ve inanın ortak kelimelerimiz de çok fazla. O kadar ki, bazen İngilizce'yi bırakıp Türkçe kelimeler kullandığım ve anlaşıldığım zamanlar oldu. Sonuç olarak, önyargıları ve sınırları bir kenara atıp komşu ile sohbete dalın derim, ne kadar eğlenceli olduğunu göreceksiniz.
source: http://harmoniaphilosophica.wordpress.com/2012/03/23/the-philosophy-of-greek-frappe-zen-non-thinking-living/
Frappé
Özellikle yaz sıcaklarında, bir kahve fanatiği olmayan beni bile aşığı yapmıştır Frappé. Yunanistan'da herkesin elinde görebileceğiniz, bol köpüklü, bol buzlu Frappé, hem serinletici, hem de lezzetli. Daha çok gençler arasında revaçta, orta yaşlı ve yaşlı kesim, bizim Türk kahvesinin çok benzeri olan Greek coffee içiyorlar. Greek coffeenin kahvesi bize göre biraz daha ince çekilmiş, daha az telvesiz. Frappé için ise soğuk nescafe diyebiliriz, her ne kadar biraz yavan bir tabir olsa da. Frappé'yi gençler daha çok kokteyl gibi, uzun uzun, yavaş yavaş içiyorlar. İlk Frappé'mi içerken Eleni tarafından süreye tabi tutuldum, ve ilk denemede bir Frappé'yi iki saatte bitirerek alkışı aldım. Evet abartmıyorum, bir Frappé'yi iki saatte içiyorlar, ama yavaşladıkça daha keyifli geliyor gerçekten. Adalarda akşamüstleri denize karşı Frappé'lerini yudumlarken tavli (tavla) oynayan gençleri sıkça görebilirsiniz. Üstelik, o iki saat içinde "Bir şey alır mısınız?" diye taciz eden garsonlar da yok, rahat rahat içebilirsiniz yani.
source: http://www.floxwines.com.au/products/details.php?ID=154
Sakız Likörü
Bu likörün de tek sorumlusu, benim damla sakızı hastalığım. Sakız adasında bolca üretilen, ve Yunanistan'a yayılan sakız likörünü içmelere doyamıyorum. Bizdeki nane likörü gibi, balığın üstüne kahvenin yanında servis edilen sakız likörünü, Yunanistan'ın her bölgesinde bulabilmek mümkün, yalnız sakız rakısı Mastika ile karıştırmayın, "Liqueur" ibaresine dikkat :) Yunanistan'da bulunduğum süre zarfında pek tüketmesem de, valizimde mutlaka bir şişe sakız likörü için yer ayırıyorum. Sakız likörünün İzmir/Çeşme taraflarında bulunabildiğine dair rivayetler de var, uzaklıktan ötürü gerçeklik payı taşıdığını düşünüyorum, bulursanız kapın mutlaka bir şişe.
***
Sizi bilmem ama, bu yazı bende acıkma/özleme gibi hisler uyandırdı. Neresine gidersem gideyim, benim için Yunanistan demek güzel yemekler, içkiler, içecekler ve sıcak insanlar, hoş sohbet demek. Sizin de yolunuz hala düşmediyse, hiç olmazsa bir adacığa şans verin derim. Güzel bir yurt dışı seyahati için çok uzaklara gitmeye, saatlerce uçuş yapmaya gerek yok, bir feribotla karşıya geçin, yeter. Benden bugünlük bu kadar, başka bir gezi yazısında buluşmak üzere, γεια σας!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder