Pages

5 Ekim 2009 Pazartesi

Peki Neden SokakKedisi?

Hatırı sayılır bir süredir sokakkedisi'ni nickname olarak kullanıyorum. Eski Türkçe'de mahlas olarak tabir ettiğimiz.. :) Çok insan sordu bugüne kadar, neden sana kedi diyolar diye. Kedileri çok severim bik bik bik yapmadan anlatıcam, delikanlı gibi.
sokakkedisi, sanılanın aksine nankör değildir, özgürlüğüne düşkündür. Hükmedilemediği için nankör damgası yapıştırılır ona. (evet, en klişe yerinden başlamak istedim.) Söz geçiremezsiniz sokakkedisine, ilgisini çekmiyorsanız, çeker gider, arkasından ne kadar seslenirseniz seslenin. Aynı anda, hem çok çabuk bağlanan, hem de çok kolay terk edendir. Çok sever, sevdiğinin peşinden ayrılmaz da, gözü dönerse bir çırpıda siler atar, geri dönmez. Çok gezer sokakkedisi, yalnız gezer, geceyi sever. Gündüz uyur, gece dolaşır. Sıcağı sever, ama soğuktan korkmaz. İnsanları kendisine çok çabuk bağlar, ne kadar bağlıyorsa da insanlardan kaçar. Başına buyruktur. Akıllıdır, uyanıktır, görürsünüz, aşırı sıcaklarda ağaç gölgesinden size bakan, soğuklarda arabanın motorundan çıkıp sizi şaşırtan da odur. Gerektiğinde kendini korumasını bilir. Sanılanın aksine güçlüdür sokakkedisi, hiç fark etmezsiniz tırnaklarını çıkardığını. İnceden acıtır çünkü, usul usul. Ama derinden kanatır.
Bir de, gıptayla baktığı, benim içten içe aşık olduğuna inandığım ciğercinin kedisi vardır. O konuya hiç girmeyelim. Büyük şairin toprağı bol olsun demekle yetinelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...