Pages

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Siyah Zeytin vs Yeşil Zeytin

Kimdi hatırlamıyorum, birisi sormuştu "bir bitki olsan ne olurdun" diye. Beni tanımadığı besbelliydi o soruyu sormasından, tanısaydı bilirdi çünkü, tek cevabımın zeytin ağacının olacağını. Büyük ihtimalle Ege zeytinlerinden olacağımdan, meyvelerim de erken toplanırdı, böylece ya yeşil zeytin olurdum ben, ya da zeytinyağı. Böyle büyüdüm. Biberli yeşil zeytinlerin, limonlu zeytinlerin, bademli zeytinlerin, Edremit çiziklerin, kırma zeytinlerin içinde. Bana göre zeytin ekşi olmalıydı, kekik serpilmeliydi üzerine hafiften, ve mükemmel zeytinyağları ile taçlandırılmalıydı. İnsan neyin içinde yaşıyorsa, onu normal sayıyor. Ne kadar normaldir bilmem, bir yemeği sadece zeytinyağıyla seviyor olmak, veya Ekim-Kasım aylarında zeytin tarlalarında minibüsler dolusu zeytin işçilerini görmek, en sevdiğin kokunun zeytin küspesi olması. Çocukken hiçbir şey anlamıyorsun zaten, olması gerekenler oluyormuş gibi geliyor, büyüyüp de farklı bir yere gidince boşluğunu hissediyorsun yoldan geçerken iki yanında uzanmakta olan uçsuz bucaksız zeytin tarlalarını. 18 yaşıma kadar, yok denecek kadar az siyah zeytin girdi hayatıma. Alışkın olmadığım, fazla acı, biraz da yabancıydı benim için. Hem çok benzeşiyordu benim alışkanlıklarımla, hem hiç benzemiyordu. Zordu daha çok, sevebilmem için çaba göstermem gerekiyordu, tıpkı yaşadığım şehirler gibi.



Eğer yeşil zeytin olsaydı doğduğum şehir; büyük aşkım İstanbul, olsa olsa siyah zeytin olurdu. Yıllar sonra alışkanlıklarımı değiştiren, buruk tadı olan, ama yine de yemeden geri duramadığım. İstanbul'a alışmak da, sevmek de acı siyah zeytine alışmak gibi çünkü. Sofrada üzerine kekik değil pul biber serperler İstanbul'da, çünkü kekik de ona yabancıdır, tıpkı yeşil zeytin gibi. Dümdüzdür siyah zeytin, İstanbul gibi, olduğu gibi kabul edersin onu da. Siyah zeytini sevmek de, bir bakıma İstanbul'u sevmekle aynı şey aslında, insanı yoran acı bir tadı var ama bir zaman sonra ona bile alışılıyor. Yeşili seven siyahı da sevebiliyormuş, ben bu son 4 senede bunu çok iyi öğrendim. Doğduğum şehir, yaşadığım şehir, yeşil zeytin, siyah zeytin... Hepsiyle barıştım artık, hepsini ayrı ayrı, aynı anda sevebiliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...