Onun dışında fark ettiğim baska bir şey vardı ki, beni fazlasıyla şaşırttı. Gene o dönemin çocukları gibi benim de en büyük idealimdi Adam Olacak Çocuk'a katılmak. Maalesef gerçekleşmedi, hala tribini yaparım, o ayrı :) Ama mutluyum, ve şanslıymışım ki Barış Manço ile tanıştım. Balıkesir konserine tesadüfen gittim, sonrasında kaldığı otelde yine tesadüfen annemlerin bulundugu bir aksam yemeginde, akıllara zarar karşılaşmamız gerçekleşti. Çocuğuz tabi, Alicemle otelin lobisinde oyun oynuyoruz, yan tarafta Kurtalan Express'e aldırmaksızın. Olayı abartıp koşuşuyoruz falan, cok net hatırlıyorum, köşeyi döndüm ve Barış Manço'nun ayaklarının dibine yuvarlandım. Gayri ihtiyari bir "aaaa" sesi cıktı benden, aynı anda ondan da bir "aaaaaaa" ve sonrasında söylediği beni cok daha şaşırttı "ben de seni arıyordum" dondum kaldım tabi. Bu akşam fark ettiğimse, çoğu çocuğun onun karşısında tıpkı benim gibi donup kalmasıydı, ve çocuklara bu kadar iyi yaklaşan, bu kadar iyi iletişim kurabilen baska birini görmediğimi fark ettim. Benim üzerimdeki sersemlik gectikten sonra Alicemle ilgi odağı olduk tabi, sonra sohbet muhabbet fotoğraf cekimi... 10 yıldır yasadığım en güzel an olabilirdi, özellikle bunalimli sabah kahvaltılarımı düşünürsek. Belli bir yaşa kadar ısrarla yemek yemeyi reddeden sokakkedisi, annesinin tahammül sınırlarını zorlamaktadır. Ve baba çareyi Barış Manço kliplerini video kasete çekmekte bulmuştur. Temiz duygularımla oynamak suretiyle, ben ağzım açık Barış Manço'yu izlerken yemeği yediriyorlarmış tabi. Çocukluk kahramanımdır Barış Manço. Koşulsuzca sevdiğim, her görüşümde neşemi yerine getiren tek insan. 99dan sonra uzunca bir süre her gördüğümde ağlatan insan oldu ani gidişiyle.
Tanışmamızın 1,5 sene sonrasinda, bir şubat tatilinde, kuzenim Onur'un "Barış Manço öldü" telefonuyla 1 hafta aralıksız ağladım. Durdum, sustum, uyudum, uyandım, hep ağladım. Yakınımı kaybetmiş gibi ağladım. Gördüğüm ilk ciddi ölümdür Barış Manço'nun ölümü. Bu gece, yeniden fark ettim ki, hala koşulsuzca ağlıyorum, "ben gittim diye süt içmemek, ıspanak yememek, arabanın önünde oturmak yok" diye uyarışını izlerken... Bana en cok dokunan hallerinden biridir o. Hiçbir şey o yıllardaki gibi değil artık, zevki de kalmadı zaten, süt de icmiyorum, arabanın önüne de oturuyorum. Dejenere olduk hepimiz. Yine de, şükrettim onunla büyüdüğüm için, şimdiki nesile de acıdım, bir sürü saçmalıkla iç içe büyümek zorunda olduklari için. Şanslıymışız, evet.
Onun dışında, hafızamı bir parça daha tazeledim, bu satırları yazarken bile Barış Manço çalıyor. Bugün bayram.. Yine en çok iç burkanlardan.
Yapımda ve yayında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, bana bu gecelik bu kadar hüzün yeter.
Yapımda ve yayında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, bana bu gecelik bu kadar hüzün yeter.
:))) kediciğim ancak okuyabiliyorum bunları, internetimiz daha iyi artık :m canımmm gülmekten öldüm, o saf duygularınla oynamışlar ya, kıyamam, küçük kedü.
YanıtlaSil