Karanlığı seviyorum.
Fark ettim ki, gündüz vakti yazamıyorum.
Gecenin sessizliğinde, kulağımda Freddie Mercury'nin sesi. Sabahın yavaş yavaş gelmesini seviyorum, bu bana ilk sabahladığım zamanları hatırlatıyor, sanki 15-16 yaşlarındaymışım ve Altınoluktaymışım gibi. Yanımda Serap varmış, kafam da güzelmiş gibi. Hafiften ayılıyormuşum gibi...
En çok geceleri karışır kafam. Zaten gündüz insanlar bastırırlar duygularını. Koşuşturmaktan durup da dinleyemezler kendilerini. Koşuşturmasalar bile... gündüz güzel değildir ki! İnsanın kendini dinleyeceği varsa da dinlemez. Benimkisi ayrı. Balıkesirde döktüm saçtım anıları her bi yana. Masamdan taşıyorlar hepsi. Mektuplar, fotograflar, notlar, hatta aptal okul kravatım. Boynumdan başka her yerde oldu zaten. Toplamıyorum hiçbirini, dokunmuyorum da. Bırakıyorum, serbest kalsınlar. Okumuyorum da yazdıklarımı. Bana yazılanları da. Artık paylaşmayı tercih ediyorum, bak bunu sana yazmıştım, bak bu fotografımız vardı görmedin sen, bunu sana söylemeyi hep istedim, seni aslında hiç sevmedim.. ya da hep sevdim. İkisi de aynı şey zaten. Budur onu özel kılan. Umuyorum ki, o kendini biliyor. Üstüne basa basa açık vermeyeceğim diyorum, ama bu aralar bilerek açık veriyorum, hoşuma gidiyor. Bu tek cümlesini bile kurgulamadan yazdığım yazı bile... Burada düşüncelerimi yönlendiremediğim için hepsi. Odamın dört bir yanına saçtığım, değil toplamaya dokunmaya bile yanaşmadığım anılarım bile. Yolda çiziktirdiğim not defterim bile ulu orta açık masamda duruyor, saçmalık. O kadar eski ve tanıdık ama bir o kadar karmaşık bir ruh hali içindeyim ki. Devamı gelecek, daha zamanımız var. Kafamsa her zamankinden daha karışık, without alcohol.
Tekrardan hoşgeldiniz efendim :)
ayrıca not : başlık konusunda sıkıntı yaşayacağım gibi duruyor, zira kullanmayı sevdiğim bir şey değildir kendisi. baştan savma başlık yazıyorum vol.1
her yazi icin sabit baslik kullan.
YanıtlaSilpeki fatihcim :)
YanıtlaSil