Görür gibiyim şimdiden, beyaz örtülü masayı, tahta sandalyeleri. Saksıdaki fesleğeni. Tabaktaki ızgara balığı, ortadaki salatayı, güveçteki karidesi. Rakının yanında asla içmediğim buz gibi suyu. Mangalda kızarmış ekmeği, tarator sosuyla beraber kalamarı...
Güneş batmış. Akşamüstü saatleri. Ben yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara yiyorum. Masanın altından ayaklarıma sürtünen kediler sabırsız. Balıkçılar ağlarını topluyorlar. Deniz durgun. Her yer sessiz. Deniz kokmayan yerler hanımeli kokuyor, hanımeli kokmayan yerlerse deniz. Eve mi dönüyoruz demiştim?
En güzel mavinin, en güzel denizin, en güzel balığın, en güzel kokuların yanına gidiyoruz. O kadar sessiz, o kadar sade, ve o kadar isimsiz. Evet, eve dönüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder