Blog yazmaya başlamak da ilginç bir hadiseydi benim için, her ne kadar 10 yaşımdan beri kağıt kalem bulduğumda cümleler kurmayı çok sevdiysem de, çoğu zaman onları paylaşmaya yanaşmadım. Hala bile yerin dibine geçtiğim zamanlar oluyor biri yanımda yazdıklarımı okuyunca. "Peki neden buraya yazıyorsun?" diyenler olabilir, ama satır aralarına hep sıkıştırmaya çalıştım burayı özel bir sayfa yapmak istemediğimi, elimden geldiğince uzak durdum blogu günlüğe çevirmekten. Blog yazmak aynı zamanda değişik bir deneyimdi benim için, Bir Genç Kızın Gizli Defteri olmaktan çıktım, paylaşmayı öğrenir oldum, ne kadar ilerlediğimi, ne kadar verimli olduğumu aylara göre gözlemledim, yorumları okudum. Zaman zaman sıkıldığımı kabul etmeliyim, çünkü yazmanın rahat bir iş olmadığına inananlardanım, ve hiçbir zaman mutluyken yazamadım, veya meşgulken. Kötü gün dostum oldu hep yazmak, terapi gibiydi bir bakıma, hatta ferahlamak gibi. Ama asla güzel bir pazar öğleden sonrasında bir elimde gazetem, önümde çayım, bilgisayar başında klavye tıkırdatmadım. Gece yarısı, loş ışıkta, uykusuzluktan gözleri şişmiş ve yüksek ihtimalle keyifsiz bir şekilde oturdum bilgisayar-kağıt&kalem başına. Bazen bütün yazıları yok etmek istediğim de oldu, bu blogu tamamen silmeyi ciddi ciddi düşündüm. Ve itiraf etmeliyim ki çok yakın dönemlerde düşündüm bunu, ama yapamadım. Onun yerine, birkaç ufak tefek yenilik yapıp hevesimi geri kazanmak istedim.
Sağ tarafta gördüğünüz Hürriyet şablonu da bu yeniliklerden biri. Yine bir gün internette amaçsızca gezinirken, bir reklam dikkatimi çekti, Hürriyet blog yazarları için yeni bir sosyal ağ geliştirmişti, birbirlerinin yazılarını okuyabilecekleri, paylaşabilecekleri bir ortamdı bu. Şablonu siteye eklememle birlikte böylece Bumerang hayatıma girmiş oldu, ben blogumda Hürriyet'in reklamını yaptıkça o da benim blogumun reklamını yapacaktı, şablondaki haberlerin gösterilme ve tıklanma oranına bağlı olarak. Şimdi sizden kişisel ricam şu, blog linkimi bile vermekten utanan bir insan olarak, arada sırada bu haberlere göz atmanız. Hani bir tık olur, iki tık olur fark etmez, biz de karın tokluğuna çalışıyoruz, öğrenciyiz be abi, para aldığımız falan yok. Haberlere tıklandıkça Hürlist, Yazarkafe gibi yerlerde blogun reklamı daha sık dönecek, böylelikle sitenin ziyaretçi sayısı artmış olacak.
En iyi dileklerimle,
sokakkedisi
not: Bumerang üyesi olmak isteyenler için, link burada.
Özellikle Facebook ve twitter gibi ortamlarda yazılarını paylaş. Bir anda 30-50 kişiye kadar artabiliyor. Ayrıca yazılarında vurucu kelimeleri bolca kullan ki google indexlesin.
YanıtlaSilMesela bir dizi ile ilgili yazı yazıyorsun diyelim. Dizinin ismini ilk yazdıktan sonra genellikle yazının diğer taraflarında ya bu dizide dersin ya da dizinin ismini pek kullanmazsın. İşte bunun yerine mesela unutulmazlar dizisinde, unutulmazlarda tarzı dizinin ismini bolca kullanabilirsin.
Birkaç tane siitende pek yazmak istemeyeceğin ama insanların çok okunacağı haber yap. Bir tanıdığım her sene OSS sonuçları diye başlık atıyordu. Ama içinde oss ile ilgili bir yazı yazıyordu. Bu da sitesini üst sıralarda çıkarıyordu. Bir zaman sonra insanlar diğer yazılarını da bolca okumaya başladı.
yazarkafeye bol bol içerik gönder, 3-4 ay sonra acayip hitler alacaksın yazarkafe ve hürriyetten
YanıtlaSil