Sansürün ardından, herkese merhaba =)
Önceki yazımda da söylediğim gibi, verdiğim kısa ara boyunca, ben bloguma eriştim ama çoğu insanın erişimi engellendi. Bu kısa ara boyunca, direnip bir iki kere yazmayı denedim, ama kendi kendime konuşuyormuşum hissine kapıldım ve vazgeçtim. 26 ay olmuş ben blog yazmaya başlayalı, ve bu 2 seneyi aşkın süre boyunca yediğimiz ilk sansür. Blogger'ın ilk sansürü değil tabi ki, 2008'de bir kere daha yaşanmış buna benzer bir olay. Ancak bu sansür çok daha fazla ses getirdi. Sesini duyuran, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Çünkü biliyorum, herkesin canı çok yandı. İtiraf etmeliyim ki, benim de öyle.
Her Blogger kullanıcısı gibi ben de dns ayarlarımı değiştirdim, yazılarımın yedeklerini alıp bir wordpress hesabı açtım. Artık içim ısınmasa da bir wordpress adresim var, aklınızda bulunsun :) Yangında ilk kurtarılacaklar gibi, ilk işim yazılarımı yedeklemek oldu, dileğim o kırmızı yazıyı tekrar görmememiz, ancak yine bir yasak söz konusu olursa, sokakkedisi28.wordpress.com 'da olacağım. Digiturk veya herhangi bir şirket. Mahkeme ya da başka bir karar mekanizması... bu geçen zamanda gördüm ki, hiçbirinin gücü yetmeyecek insanların içindeki yazma isteğini bastırmaya.
15 gündür sansürlüydü bloglarımız, bana çok daha uzun geldi. Bu zaman zarfında umudumu kestiğim zamanlar olmadı değil. Öte yandan, kendimi kitapları yakılmış, toplatılmış hissettim. Bir bakıma ben de yasaklıydım işte, yazdıklarımın yayınlanmasına izin verilmiyordu. Bir suç mu işlemiştim, birine hakaret mi etmiştim ki ceza çekiyordum? Bunların dışında bir de mazlum hissediyor insan kendini, başkasının yaptığı hataların ceremesini siz çekiyorsunuz. Varlığından haberinizin bile olmadığı bir sitede yapılan bir maç yayını yüzünden, siz de ceza alıyorsunuz.
Açık konuşmalıyım ki şu noktada, olaylara Digiturk'un tarafından bakamayacağım. Haksız yere alınan bir karar yüzünden canım yanmış, benim bir suçum olmadığı halde. Bu yüzden, kimsenin "Ama onların penceresinden bakıldığında onlar da haklı bik bik bik" yapmasına dayanamayacağım. Ancak içimde kalan bir iyi niyet kırıntısıyla söyleyebilirim ki, Digiturk için çok kötü bir reklam oldu bu. Ben kendi adıma irite oldum, elimden geldiğince düzgün bir dille Digiturk'e mail attım, artık o mail okundu mu, çöpe mi gitti bilemem, bu onların insafına kalmış. Neyse.. bloglar hayata döndü. Şimdilik.
Geçen 15 gün boyunca, destek olan, sesini duyuran herkese teşekkürler. İçecek bir şeyler alıp bloglara göz gezdirmeyi özleyen herkese geçmiş olsun diyorum. Keyifli okumalar :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder