Sevgili challenge'ım bugün için bir mektup yazmamı istiyor, kime olduğunu ise söylemiyor ve seçimi bana bırakıyor. Ben de düşündüm, ve bu mektubu sana yazmaya karar verdim sevgili okur. Evet, sana.
Sevgili Okur,
Bugün bu mektubu, en içten duygularımla, ve hiç plan yapmaksızın sana yazıyorum. Seni tanıyor olabilirim, tanımıyor da olabilirim. Blogu düzenli okuyan biri de olabilirsin, geçerken uğrayıp bir arkadaşa bakıp çıkacak biri de olabilirsin, bilemiyorum. Ama bu satırları okuyorsan, bu mektup senin için.
Takip ediyor musun bilmiyorum ama, bu ayın başından beri bir challenge yazıyorum, yani her gün bir yazı giriyorum bloga. 23.günde şansına, senin için bir mektup geldi. Artık okur musun, yarısında çıkar mısın bilmem. Ama ben yazıyorum. Sadece 23 gündür yaptığım gibi değil, 2009 Şubatından beri buraya yazdığım, hatta 10 yaşımdan beri yaptığım gibi. Yani aslına bakarsan, senin okuman önemli ama, teoride o kadar değil. Geri dönüş yapsan, bir yorum bıraksan elbette memnun olurum, ama bunu yapmasan şevkim kırılmaz, yani yazmayı bırakmam. Kendim için yazıyorum çünkü. Geriye dönüp bu yazıları okuduğumda, "Ayy, ne lanet bi insanmışım, ne de kötü yazmışım o zamanlar" diyebilmek için. Fakat bu sandığın gibi kötü bir şey değil. Bu benim ilerleme kaydettiğime işaret. Yani, 5 yıl önceki yazdıklarımı okuyup okuyup beğenmem benim için tehlikeli. Senin içinse hiçbir şey ifade etmiyor. Bunu biliyoruz. Ama insan, hiçbir zaman ben oldum dememeli sevgili okur. Sen diyor musun? İşte bu kötü, eğer diyorsan. Bence mütevazı olmak gerek. Bırak, başkaları seni övsün, sen kendini övme.
Nereden nerelere geldik görüyor musun sevgili okur? Hep "sevgili okur" hitap tarzına özenmiştim, fakat hiç kullanmıyordum. Onun da kendini beğenmişlik olarak algılanabileceği için. Zaten ben -henüz- bir yazar değilim, o yüzden de kendimde böyle hitap etme hakkı görmüyorum. Blog yazıyorum, evet, ama yazarım diyemem. Burada deneme yanılma yoluyla bir şeyler yapıyorum işte. Eskisine göre kıyaslama yapabilmemi, ve daha çok insanla paylaşabilmemi sağlıyor.
İşte böyle sevgili okur. Seninle alçak gönüllülük, mütevazilik ve blog yazarlığı üzerine ufak bir sohbet ettik. Ben buralardayım, ayda birkaç kere yazıyorum. Gevezelik etmek istersen, artık beni nerede bulacağını biliyorsun.
Sevgiler,
sokakkedisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder