Pages

10 Mart 2009 Salı

Balıkesir'den kaçmak, Balıkesir'e kaçmak

Bu haftasonu, sırf iş olsun diye, üşenmedim, kalktım Balıkesir'e gittim. En az 10 kişi sordu noluyo diye. Annem telaş yaptı, babam ciddiye almadı. İşin komiği, ben de kendimi ciddiye almadım. 5 dakika içinde, yalan olan Ankara planımı, Balıkesir'e çevirdim. Bir an bile tereddüt etmeksizin. Eve telefon açtım, geliyorum dedim, dinletemedim. Ciddiye almaları biraz zaman aldı. Sanırım beni karşılarında görünce tam olarak inandılar. Koca bir güz dönemi boyunca eve sadece ve sadece 1 kere gidersem olacağı bu tabi. Annemi korkutmuş, babamı ikna edememiş olurum. Güzel olan yanıysa, sırt çantama 2 tişört 1 pantolon tıkıp yola çıkmayalı uzun zaman olmuş, bunu fark ettim. Hiçbir acelem, derdim olmadan yola çıkmamışım. Hep bi atraksiyon, bi koşuşturmaca. Bu yüzden kat ettiğim her kilometre işkence olmuş bana. Bu sefer kendimi sağlama aldım, Balıkesir arabasına bindim. Hava çok güzeldi, yüküm yoktu, daha ne isteyebilirdim ki. Otobüsü beklerken bi süre terminaldeki kediyle oyalandım, son zamanlarda sürekli sövdüğüm feribotta martılara simit attım. Kitap okudum, uyudum, acısız bir şekilde Balıkesir'e vardım. Bir yandansa hala inanamıyordum, sanki yıllar oldu okul açılalı, ben yine eve dönmüyorum... Kendimi sorgulamayı denedim, olmadı. Moralim bozuk değil, kötü bir şey olmadı, her şey yolunda -gördüğüm kabusları saymazsak-, ama ben Balıkesir'e kaçıyorum. Bugüne kadar hep Balıkesir'den kaçtım ben, Balıkesir'e kaçmadım ki. Öylesine garip ve şuursuz bir haldeydim. Balıkesir'de indiğimdeyse, tek hatırladığım, elimde çantam, etrafıma şaşkın şaşkın baktığımdı. Uzaktan izliyormuşum gibi. Oysa yadırgamam gereken, bir tane tanıdık yüz yok, ve babam gelmemiş beni karşılamak için. Uykudayım sanki. Hiç gelmedim. Yokum.



2 gün boyunca, pazar çıktığım kısa ve boğucu alışverişi saymazsak evdeydim. Kitap okudum, tv izledim, ve bol bol içtim. Nasıl bir şuursuzluk haliydi bilmiyorum. Evdekilere zarf atmayı denedim, hadi körfeze gidelim diye, yemediler, alkole devam ettim, sallanan sandalyemde sızdım. Zaman kavramı yine ayarını kaybetmiş gibiydi, 2 gün upuzun geldi.

Şimdi diyebilirsiniz bana, sen bi saattir ne saçmalıyosun diye. Alt tarafı evine gittin, sakin bi haftasonu geçirdin. Aradığım ev ortamı mıydı, anne baba sevgisi mi, memleket havası mı bilmiyorum. Sadece 2 haftadır uzak olduğumu göz önünde bulundurursak, hiçbiri olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Eh, sevgiliye trip yapıp haber vermeden çekip gitme dönemini de aştığıma göre... Karar verdim, üstünde durmayacağım. Çünkü terminalde etrafıma boş bakışım aklıma geldikçe, kendime inanamıyorum, yardım eli uzatasım geliyor, kendimi karşıma alıp konuşasım, neyin var diyesim... Ne işin vardı evde diyenlere kızmamam gerek sanırım, bir de ne var evime gidemez miyim diye çemkirmemem :) Evet, bi süredir yazmıyorum, ama pek manalı işler yapmadığım için bu, gördüğünüz gibi. Telafi etmeyi umuyorum.

2 yorum:

  1. Tatlımmm ben bu ikilemsi ikilemelerini çok sevdim sanırım :) Bir de üşenmeyişin..hayranlık uyandırıcı :) ehueheue

    YanıtlaSil
  2. ikilemsi ikilemeler evet :) onlardan gidiyorum bu ara. ayrıca, bi gün sen de üşenmeyip biniceksin otobüse, biliyorum aylin :c

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...