Pages

22 Aralık 2010 Çarşamba

Bir Terapi Olarak Saç Kesmek

Kadınların depresyona girince koşa koşa kuaföre gidip saçlarını kestirdiklerini bilmeyen yoktur. Üstelik, çoğumuz ilerde pişman olacağımızı bile bile yaparız bunu. Ama kimse bilmez o ilk makas darbesinin insanı nasıl rahatlattığını, hırsımızı saçlarımızdan çıkarırız adeta. Kuaförün saç keserken üstümüze giydirdikleri önlüklerin üzerinden kayıp yere düşerken o tutamlar, diğer yandan süpürülen saçlara son bir kez dönüp de bakarız, aynadaki görüntümüzün değişmiş olması mutluluk verir. Hatta daha hastalıklı vakalarda, bir de kendini çirkinleştirdiği için mutlu olanlar da vardır. O saçlar kısacık, kırpık kırpık olur da, gizleyemeyiz mutluluğumuzu. Mottomuz da şudur, "Ay şekerim bana bi daral geldi, kestirdim gitti valla.."

Benim içinse hikaye, ilkokulda saçlarımı kestirdikten sonra, uzun saçlı arkadaşlarımı görünce kıskançlıktan çatlayıp önümde oturan arkadaşımın saçını atkuyruğundan çat diye kesmemle başladı. Birbirimize girdiğimizi söylememe gerek yoktur herhalde, sadece onun da saçlarımı kesmesi şartıyla affedeceğini söylemişti. Öğretmenim bu konuyu kendi aramızda halletmemizden (?!) memnun, olay öylece kapanmıştı. Oysa benim için yeni bir sayfa açılıyordu, ben o gün saçlarımızı kendimiz de kesebileceğimizi algılamış, evdeki makaslara alıcı gözüyle bakmaya başlamıştım bile. 


O dönemlerde anne kontrolü altında yaşadığımdan, o olaydan sonra uzunca bir süre bütün kesici aletlerden uzak tutuldum. Çünkü alnımın üzerindeki kırpık saçları fark eden annem, ağzımdan laf alamayınca okulu aramış, ve her şeyi öğrenmişti. Lise çağlarıma kadar saçlarıma sadece kuaförün temas ettiğini söyleyebilirim. Ama ne zaman ki laf dinlememeye, aklıma eseni yapmaya başladım (tabi asiyiz o zamanlar?) kuaförlük kariyerime kaldığım yerden devam etmeye karar verdim. Tabi bunda Serap'ın da etkisi büyük, onun kendi saçlarını kestiği yetmiyormuş gibi, arkadaşlarının da saçlarını kesiyordu. Ve her şey, benim depresyonda olduğum bir dönemde perçemlerimi kısaltmak için makası elime almamla başladı. Makas dediysem, ucu ince ama pis bir makastı, yanlış seçim olduğunu o zaman fark etmemiştim. O perçemler kısala kısala kahkül oldu, bu sefer kahküllerim yamuk oldu, düzelticem diye daha da kısalttım, derken alnımın iki parmak üstünde kahküllere sahiptim artık. Kötü bir deneyimdi ama vazgeçmedim, fön çektirmek için gittiğim kuaförün "Sen saçlarını kendin mi kestin?" sorusuyla rencide olduktan sonra, kuaföre gitmeyi de kestim. Evet bu sorudan rahatsız olup saçlarımı kesmeyi de bırakabilirdim ama yapmadım. Bir zaman sonra, makasla yollarımızı ayırdık ve babamın jiletlerini araklamaya başladım. Annem dedektif gibi peşimden banyodaki izlerimi buldu, babam jiletlerini kaybetmeye başladı derken bir süre sonra durum evde normal karşılanmaya başlandı. Aslında durum göründüğü kadar komik de değildi, çünkü saçlarınızı kendiniz de kesseniz, kuaföre de kestirseniz, o an hırsınızı ondan alıyorsunuz. O aynanın karşısında saçlarına saldıran kız çocuğu beni hala korkutur mesela. Saçlarım güzel olmuş, çirkin olmuş fark etmiyordu, hatta çirkin olmasından rahatsız değildim bile, memnun da denebilirdi halime çünkü kendi kendime istediğim gibi oynuyordum saçlarımla. Üstelik okulda onları toplamıyorum diye başım çok derde girdi, çünkü öndeki kırpık kahküllerimin dışında belime kadar uzun olan saçlarımı toplamakta diretiyordum. Ne zaman ki lise bitti, benim inatlaşma dönemim de sona erdi, saçlarımı olduğu gibi kestim, omuzlarıma kadar. Rahatlamıştım artık, bir süreliğine saçlarımı kesmeyi bıraktım.

Eğer saç hemen uzayabilen bir şey olsaydı, biz kadınlar kuaföre koşmak yerine, hemen saçlarımızı uzatırdık. Böylece depresyon daha kolay atlatılan bir şey olurdu. Hem uzun saçlarımızı savura savura gezer, hem de hiç pişman olmazdık. Ama ben, bugün bile saçlarımı kesmeden duramıyorum. Ne yeminler ettim, ne tövbeler bozdum. Kolumdan tuttuğu gibi kuaföre götüren biri olmadıkça gitmiyorum. Tabi bunda kariyerime jiletle devam ediyor olmamın etkisi büyük. (Aklınızda bulunsun makas çok kötü kesiyor!) Saçlarım kıvırcık olsaydı kuaförün kapısının önünden bile geçmezdim, çünkü maalesef düz saçlar hatayı gizleyemiyor. Ha evet, ben mükemmel kesiyorum, o ayrı. Değişiklik özünde iyi bir şey, terapi gibi. Bu yazının başlığı o yüzden Bir Terapi Olarak Saç Kesmek, kestirmek değil. Ama yine de, siz siz olun, pişman olacağınızı hissediyorsanız, kendiniz bu işe kalkışmayın, bir profesyonele danışın.

5 yorum:

  1. Kesinlikle terapi. Olayı iyi özetlemişsin. Özetlemişsin diyorum çünkü saç kesmenin verdiği o his tam olarak izah edilemez. Ancak özetlenebilir :))

    YanıtlaSil
  2. okumadım yalan yok okuyunca söz yorum :D

    YanıtlaSil
  3. kesınlıkle yapılması gereken bısı cok rahatlatıyor.suan saçların nasıl pekı kısaltmayı düşünüyormusn depresyon anında:)

    YanıtlaSil
  4. =)) saçlarım şu anda uzun, kesmeyi de düşünmüyorum, ama tabi ufak oynamalar yapabiliyorum, kırıklarını almak kahkülleri kısaltmak gibi.

    YanıtlaSil
  5. Hayatta kızlar için en önemli kararlardandır . Sanarsınızki memleket meselesi . Son 1 senedir annem ve ablamlar bana kestirmem için baskı yapıyorlar . Bense uzamasından yanayım ( % 51 ) bir yandan kestirmek ( %49 ) annem ile ablam evde beni kovalamadığı sürece kararsızlık arasında cirit atacağım ...

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...