Pages

23 Şubat 2009 Pazartesi

Evine hoşgeldin Kedi

Tam da şu anda, yarım saat daha uykumdan feragat ederek, bilgisayar karşısında bişeyler yazmaya çalışıyorum. Zorun ne demeyin. Yazasım var, ne yazacağımı bilmesem de. Böyle olur bana, önümde bembeyaz kağıdın durmasını severim. Kurgu olmadan, kimsenin okumayacağı bir kağıdı doldurmak. Bu durum da şimdikinden farksız aslında. Kitleleri peşimden sürükleyecek değilim. Ama madem kıvranıyorum, hazır yoldan da geldim, bişeyler yazmakta -yazmaya çalışmakta da olur- fayda var.



Yol ne alaka diye soracak olursanız... yolda kafama milyonlarca şey üşüşür. hepsiyle başa çıkmaya çalışırım. çıkamadıklarımı not alırım. bu aralar onu da yapmıyorum. başa da çıkmıyorum. hepsi üşüşmeye devam ediyorlar. sonra onları kontrol edemeyip oraya buraya döküp saçıyorum tabi. bugün mavi ışıklı takside, dışarıdaki yağmuru izlerken, her şeye rağmen burada olmanın güzel olduğunu düşündüm. istanbul bana bir kıyak geçip yağmura rağmen akıcı bir trafik sundu. onu yapmasa bile, taksi buldum, o yağmurda, daha ne isterim! onca eşyayla, afedersiniz b.k giderdim kendi başıma! güneşle okula dönüş, eşya taşıma çabası, ve şilenin bize özel karşılaması. yanında hediyesi, üstümüze yağan dolu. zaten her yerde kar atıştırırken, şilede de normal bişey yağması beklenemez. güneş açar, ama her yerde kar varken şilede uyum sağlayıp kar olmaz. balıkesirde babamla meteorolojiden metreküp başına düşen yağmur miktarına bakarken, bir kıyaslama yapmak istedim, o günden beri şilenin kıyas kabul etmediği kanaatindeyim. yine bir türkiye geneli yağış söz konusuyken, balıkesire yağan yağmur miktarı 11 metreküptür. edremitte bu 13 metreküpe çıkmaktadır. buraya kadar normal. karadeniz kıyısında olan sevgili şilede daha fazla olması beklenir dimi. hayır. sonuç mu? sıfır! evet, sıfır. zaten kuraklık olsa tonlarca yağmıştı. şaşırtmıyor buranın iklimi beni. yaz okulunda hayatımda görmediğim kadar yaz yağmuru gördüm bu sene. sorgulamıyorum, şilede olan hiçbir şeyi sorgulamadığım gibi. burada onu öğrendim, evet :)

3 haftalık tatilin ardından, ve kendimce balıkesirde 20 gün kadar kalarak ufak çapta bir rekor kırmışken, okula dönüş hepsinden güzel. güneşle okula dönüş, ve merveyle ayşegülün bize gelip 3 haftanın acısını çıkarmamız gecenin eğlencesiydi. (sonrasındaki aç mustafayı ve gece 2 buçukta "hadi kahvaltı yapalım" teklifini saymıyorum) konuşmaktan çenem ağrıdı, yolda yine uyumadım hala uykum yok, saat 5'e geliyor ve bahar döneminden umutluyum. çaktırmasam da dizim sızlıyor bu ara, artık egzersizlerimi yapmak konusunda -nispeten- kararlıyım. ve de gece yemek yememek konusunda. gece gelen kahvaltı tekliflerini reddetmek zorunda kalacağım bu durumda. gecenin bonus track'i olarak, simsiyah bakışların adlı tangoyu açıyorum, bu saatte tango gidiyor mu, gidiyor. siyah renge tango yazmış dayım, takdir ettim. (buradan tenekeyi de anıyorum, dayım dedim de aklıma geldi)
o ne bakışlar öyle...

şile'de yeni bir döneme hepiniz hoşgeldiniz :) bahar dönemi, ve burada bahar her şeyden olmasa da, çoğu şeyden güzel. suratımda aptal bir sırıtma, ve hala uykum yok. ama şilede uyanmak fikri de güzel. evine hoşgeldin kedi.
herkese iyi sabahlar :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...